Türkiye’de kurumlar arasında zaman zaman çok anlamlı birliktelikler ve işbirlikleri olduğunu görüyoruz, duyuyoruz.
Özellikle her geçen gün önem kazanan ve gelecekte kurumların en çok önemsediği konulardan bir olacak iş etiği alanında yapılan bu işbirliğinden çok heyecan duydum.
İş etiğinin, ürün kalitesi kadar hatta daha ötesinden de önemli hale geldiği günümüzde bu işbirliğinden dolayı duyduğum heyecanı ve diğer detayları sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı ile (TOSYÖV) ile Avrupa İş Etiği Ağı Türkiye Başkanlığının (EBEN-TR) işbirliği bu anlamlı birlikteliklerden biri oldu.
TOSYÖV, 1980’lerde kurulan Hollanda merkezli Avrupa’nın en büyük iş etiği örgütü European Businness Ethics Network’ün (EBEN) Türkiye Ağı ile beraber çalışmaya karar verdi.
22 ülkede faaliyet gösteren örgütün Türkiye yapılanması olan EBEN-TR’nin mali ve idari işlerini TOSYÖV üstlendi.
Akademik çalışmalar ise Hacettepe Üniversitesi bünyesinde devam edecek.
Avrupa İş Etiği Ağı Türkiye Başkanı Prof. Dr. Mahmut Arslan’dan edindiğimiz bilgiye göre, ülkemizde iş etiği alanında kurulan ilk akademik kuruluş 2001 yılında faaliyete başlayan Hacettepe Üniversitesi İşletmecilik Meslek Etiği Uygulama ve Araştırma Merkezi (HÜEM) oldu.
İş etiği konusunda başka dernek ve vakıflar da kuruldu.
Ancak beklenen çalışmaları yapamadılar.
HÜEM 2003 yılında sonra EBEN’in Türkiye’deki faaliyetlerini üstlendi ve EBEN-TR yapılanmasını oluşturdu.
Bu kapsamda biri 2008, diğeri 2015 yılında olmak üzere iki EBEN uluslararası kongresi düzenledi.
İş etiği kurumsal kalitenin, ciddiyetin ve insana değer vermenin göstergesi olarak kabul ediliyor.
Üretilen bir mal ya da hizmetin fiziki kalitesi mükemmel olabilir ancak o malın üretim sürecinde etik olmayan iş ya da işlemlerin olması artık dünyanın hiçbir yerinde kabul edilebilir bir durum değil.
Bu doğrudan firmaların imajını etkilemekte ve pazar payında önemli kayıplar yaşatmaktadır.
TOSYÖV Başkanı Nezih Kuleyin’in söyledikleri bu açıdan son derece önemli:
“Bugün dünya tamamıyla bütünleşik bir yapıya dönüşmüştür.
Sizin uluslararası kurallara uygun davranıp davranmadığımızın da tarafsız kurumlarca onaylanması gerekmektedir.
Bu nedenle Avrupa’nın en etkin ve gönüllü organizasyonu olan EBEN ile ilişkilerin uyguladığımız etik standartların uluslararası kamuoyunda kabul görmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu nedenle biz bu ilişkiye büyük önem vermekteyiz.”
Nezih Bey, KOBİ’lerin EBEN kapsamında olmasının önemini ise şöyle açıklıyor:
“Tabi ki ülkemizin uluslararası etik kurallara uyuyor olmasının genel saygınlık açısından önemi dışında, Türk ürünlerine uluslararası pazarda duyulmakta ve duyulacak olan güven açısından da olumlu sonuçlar yaratacağına inanıyorum.
Yalnız unutulmaması gereken bir durum var: Biz bu işi prosedür olarak değil gerçekte içselleştirerek yapmak zorundayız.”
HÜEM Müdürü Sayın Prof. Dr. Mustafa Kılıç ise “İş etiği “ uygulanması ile ilgili bir başka konuya dikkat çekiyor:
“İş ahlakının kurumsallaşmasında başlangıç noktası tepe yönetimi olmalıdır.
Üst yönetimin bu konuyla ilgili duruşunu ve farkındalığını ortaya koyması, ahlak kurallarının işletme içinde nasıl hayata geçirileceğiyle ilgili planlama yapması ve stratejilerini işletmenin misyonu, vizyonu ve değerleri ile ilişkilendirerek ortaya koyması gerekir.
İkinci aşamada uygulanacak ahlak kurallarının neler olduğu ilgili herkesin anlayacağı şekilde tanımlanmalı ve uygulamaya konulmalıdır.
Diğer bir deyişle işletmenin tarif ettiği, hedeflediği kurallar ile hayata geçirilen uygulamanın uyumlu olması gerekir.
Aksi takdirde daha ilk basamakta sistem çökebilir.”
Günümüzde ve gelecekte, iş dünyasının en önemli beklentilerinden birinin kültürler arası iş ortamında çalışabilme becerisi olduğunu anımsatan Hacettepe Üniversitesi Etik Topluluğu Kurucu Başkanı Büşra Çoşkun Sakıncı ise, geçmişte işverenler için çalışanlarının ne kadar bilgili olduğu önemli ve yeterli bir kriterken, artık sadece bilgili olmak pek de yeterli olmadığının altını çizerek bize bambaşka bir pencere açıyor:
“Globalleşen ve çeşitlilik gösteren ekiplerle çalışabilmek de işverenin aradığı kriterler arasına girmiş bulunmaktadır.
Günümüz iş adaylarının başvurularının nitelikli sayılabilmesi için kendilerini geliştirmeleri, iş etiği değerlerini içselleştirmeleri ve ‘ırkçılık’ eğilimine karşı farkındalık geliştirmeleri gerekmektedir.
Bahsi geçen ‘ırkçılk’ eğilimi, çalışma ortamında kendi üstünlüklerini ortaya koyabilmek amacıyla hem yöneticilerde hem de çalışanlarda gözlemlenebilir.
Dolayısıyla, farklı kültürlerden çalışanlara sahip uluslararası ve yerel işletmeler bu eğilime karşı mücadele etmek amacıyla birtakım önlemler almalıdır.
Kültürler arası bir çalışma ortamına sahip olmaları, şirketlerin ‘ırkçılık’ karşıtı olduklarının bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Bu çalışma ortamı ve doğru işyeri politikası uygulamaları ile desteklenmediği takdirde, şirketlerin ağır eleştirilere maruz kalmaları, odak noktası haline gelmeleri ve huzursuz bir çalışma ortamına sahip olmaları kaçınılmazdır.”
Bu görüşlere, günümüzde ırkçı davranışlara hoşgörü göstermemek kadar, kurumların kadınlar, çocuklar, engelliler, hayvan hakları ve çevre konusundaki gösterecekleri duyarlılık da tamamen iş etiğinin alanına girmektedir.
Konuyla ilgilenecek kişi ve kurumlara bir de haber verelim.
15 Kasım’da Gazetemiz genel yayın yönetmeni Hakan Güldağ’ında konuşmacı olarak katılacağı “Etik İş – İşte Etik” konulu bir çalıştay gerçekleştirilecek.
Grand Ankara Hotel & Conventıon Center’da yapılacak çalıştaya katılarak iş etiği konusunda çok daha detaylı bilgilere sahip olabilirsiniz.