Fiyatlardaki artışın nedeni zincir marketler mi, yoksa lojistik maliyetleri mi?

Kurucuları arasında yer almaktan onur duyduğum Ortak Akıl Politika Geliştirme Derneği (ORTAK AKIL); Her ay ülkemizde Demokratikleşme, Ekonomi, Sektörel Öncelikler, Sosyal Kalkınma, Güçlü Toplumsal Yapı-Çevre Kentleşme ve Bölgesel Gelişme, Dış İlişkiler alanlarında bültenler yayınlamakta.

Bu bağlamda önceki gün ülkemizin güncel sorunlarından meyve, sebze, gıda fiyatlarındaki artışları irdeleyen, derneğin üyesi ve halen Ticaret Bakanlığı Başmüfettişi olarak görev yapan Ümit Işık’ın “Meyve ve sebze (Gıda) fiyatlarındaki artışın nedeni zincir marketler mi yoksa lojistik maliyetleri mi? “Başlıklı değerlendirmesinden yaptığım alıntıyı özetleyerek (Ümit beyin hoşgörüsüne de sığınarak ) aktarmak istiyorum.

Ülkemizin sahip olduğu coğrafi özelliklerinin olumlu etkilerine bağlı olarak tarımsal üretiminin kendine fazlasıyla yeten bir ülke olduğu gerçeği dikkate alındığında, Türkiye’de son dönemlerde gıda ürünlerindeki fiyatların ve bu alandaki ithalatın artıyor olması gerçekten düşündürücüdür.

Tarımsal üretime bağlı gıda fiyatlarındaki artışı sadece üreticiye, aracıya veya zincir marketlere bağlamak sorunun çözümünde kolaycılığa kaçmak olacaktır.

Zincir marketlerin özelikle meyve/sebze ve gıda fiyatlarındaki piyasayı belirleyici rolü elbette çok önemlidir.

Market raflarındaki fiyatları örnek alan hal ve pazarcı esnafının da fiyatlarını belirlerken market raflarındaki fiyatları örnek aldığı sıklıkla dile getirilmektedir.

 Bu etkileşim fiyatların yukarı hareketinde önemli bir etken olmakla birlikte gerçek üreticinin bu artışlardan kendisine düşmesi gereken payı alamadığı bir gerçektir.

Meyve ve sebze üreticilerinin para kazanamadığı ve ürünlerini maliyetine bile satamadığı şikayetlerinin yükseldiği günümüzde fiyat artışlarının nedenlerini üreticiler dışında aramak gerekecektir.

 Bu açıdan bakıldığında üreticiden tüketiciye giden süreçte fiyatlar üzerinde birinci sırada etkili olan ve zorunlu olarak katlanılan bir takım maliyetlerin, diğer bir ifade ile lojistik maliyetlerin fiyat artışlarında etkisinin analiz edilme gereği vardır.

Son zamanlara kadar ülkemizde nakliyecilik ile kargoculuk arasına sıkışan bir kavramdan öteye gidememiş olan lojistik, en genel tanımıyla bir ürünü kaynağından (tedarikçilerden) nihai tüketicisine (müşterilere) ulaştırmak için gerekli tüm faaliyetler olarak tanımlanabilir.

Yaş meyve ve sebze ürünlerinde sağlıklı fiyat oluşumu için üretimde verimliliği artırmak kadar, üretim sonrası dağıtım kanallarına da etkinlik kazandırmak kritik öneme sahiptir.

Gümrük ve Ticaret Dünyası Dergisi’nde yayımlanan “Yaş Meyve ve Sebze Sektöründe Lojistik Maliyetlerin Fiyatlara Etkisi” başlıklı makalede yer verilen ve üreticiden tüketiciye giden yolda karşılaşılan maliyetlerin 1 kg ürün üzerindeki etkilerini gösteren çalışmada; Antalya ilinde üretilen limonun Ankara Toptancı halinde faaliyet gösteren tüccar tarafından üreticisinden, dalından 2,50 TL’ye satın alınan yatak limon, tedarik zincirinde karşılaştığı lojistik maliyetler sonucunda 7,24 TL’ye markete ulaşmakta ve market maliyeti diyebileceğimiz bu fiyata yine piyasa durumuna göre belirlenecek kar payı (En az %10 kar payı) eklendiği takdirde ürün ortalama 7,96 TL bedelle tüketiciye sunulabilmektedir.

Örnek çalışmadan da görüleceği gibi gıda fiyatlarının oluşumunda etkili olan lojistik maliyetler azaltılmadıkça yaş sebze ve meyve fiyatları ve buna bağlı gıda fiyatlarındaki artışların önüne geçilebilmesi de kolay olmayacaktır.

Öte yandan tarımsal üretimin muhafazasında önem arz eden ve tabloda da bir maliyet unsuru olarak yer verilen depoculuk faaliyetleri de fiyat artışlarında önemli bir etkendir.

Arz ve talebin bir birine eşit olmadığı her durumda ürünlerin depolanma zorunluluğu bulunmaktadır. Aksi halde üretilen ürünlerin uzun vadede kullanılabilir kalması mümkün değildir.

Sadece aracıların çokluğundan ve zincir marketlerden kaynaklı bir fiyat artışından bahsetmek mümkün değildir.

 Lojistik maliyetler ve uygun depolama imkanları dikkate alınmadığı sürece sorunun çözümü eksik kalacaktır.

Ürünlerde yaşanan fiyat yüksekliği sorununun çözümü için aşağıdaki başlıklara özellikle dikkat edilmesinde fayda bulunmaktadır.

1-Ülkemizde demiryolu ve denizyolu taşımacılığı teşvik edilmelidir.

 Karayolu taşımacılığında ciddi maliyet oluşturan köprü ve otoyollardan alınan ücretlerin, gıda taşıması yapanlar için, örneğin yüzde 50 indirimli ödenmesi sağlanmalı ve gıda taşımacılığı yapanlara indirimli mazot satışı yapılmalıdır.

2- (a) Yerel yönetimler eliyle üreticilerin kooperatifleşmesi yolunda gerekli eğitimler ve diğer teşvikler sağlanarak ürünlerin doğrudan üretici birliklerinden alınarak tüketiciye ulaştırılması sağlanmalıdır.

Bu amaca yönelik zincir marketlerin meyve ve sebze satışı yasaklanarak bu satışlar Belediyeler eliyle oluşturulacak kalıcı kapalı semt pazarlarında yapılmalıdır.

Bu pazar yerlerindeki tezgahların rant kapısı olmaması için gerekli önlemler de alınmalıdır. Belediyelerin yetkilendireceği ve Pazarcılar Odalarınca kurulacak Kooperatifler doğrudan üretici birliklerinden ürün alarak üyelerine taleplerine göre eşit ve adil şekilde dağıtımı yapmalıdır.

Bu amaçla Halk Ekmek satış ağından da yararlanılabilir.

(b) Marketlerin meyve ve sebze satışlarına devamı durumunda piyasaya yön verecek güce sahip perakendecilerce satılan sebze-meyvelere kâr hakkı sınırı ve fatura üzerinde kâr oranının belirtilmesi zorunluluğu getirilmesi hem kayıt dışılığı hem de haksız kazancın önüne geçilmesini sağlayacaktır.

3- Tarım Satış Kooperatiflerinin ve Birlikleri’nin (TARİŞ, Çukobirlik, Fiskobirlik vs.) cazip alım fiyatlarıyla piyasada belirleyici unsur haline gelmesi, üreticiden alınan ürünlerin diğer illerdeki belediyelerin belirlediği ve desteklediği pazaryerlerinde doğrudan tüketiciyle buluşturulması yönünde çalışmalar yapılmalıdır.

4- Üretim miktarına göre yetersiz olan soğuk hava ve diğer geleneksel depoların gerek üretim gerekse tüketim bölgelerinde yeterli sayıda, ürünlere uygun olarak inşa edilerek sayıları arttırılmalı, mevcut olanlar ıslah edilmeli ve üreticilerin bireysel veya üretici örgütü boyutunda depoculuğa dâhil edilmesi yerinde olacaktır.

5- Gündemde olan yeni Hal Yasası Tasarısı ile modern bir duruma getirilmesi planlanan hallerde, sayı ve teknolojik açıdan yetersiz olan haliçi depoları, tarafların ihtiyaçlarını karşılayacak düzeye getirilmelidir.

Bu tedbir sadece maliyetleri düşürmeyecek aynı zamanda riskleri azaltarak, kayıpların minimize edilmesini sağlayacaktır.

6- Ürünlerin belirli ellerde toplanarak satıştan kaçınılmasının, stokçuluk yapılarak piyasada darlık yaratılmasının ve fiyatların yükselmesinin önüne geçilmesi için hal içi-hal dışı depoların ilgili Bakanlıklarca kayıt altına alınarak gerek sistem üzerinden gerekse fiili olarak yapılacak denetimler yoluyla gerekli takiplerin yapılması gerekmektedir” diyor Ümit bey..

Ticaret Bakanlığı Başmüfettişi ve ORTAK AKILderneği üyesi Ümit Işık’ın değerlendirmesinden alıntılarım özetle bunlar.

Bir tüketici olarak Ümit beye teşekkür ederken önerilerinin yetkililerce dikkate alınacağını umuyorum…

(“ORTAK AKIL” derneği hakkında bilgiyi ve yazının tamamını www.ortakakil.org.tr’den edinebilirsiniz.)

Anasayfa Widget 1

Endüstrileşmek, en büyük milli davalarımız arasında yer almaktadır. Çalışması ve yaşaması için hammaddeleri ülkemizde bulunan büyük küçük her çeşit sanayii kuracağız ve işleteceğiz. En başta vatan savunması olmak üzere, ürünlerimizi değerlendirmek ve en kısa yoldan, en ileri ve zengin Türkiye idealine ulaşabilmek için bir zorunluluktur.

Mustafa Kemal ATATÜRK
sosyal medya çözüm ortakları

SOSYAL MEDYADA TOSYÖV

Kobi zirvesi son

KOBİ ZİRVESİ

XII. KOBİ Zirvesi Konuşmalarını izlemek için tıklayınız.

KOBİ Zirvesi fotoğraflarına ulaşmak için tıklayınız.