Ülkemizde de yoğun bir şekilde yaşanan karantina şartları altında aslında herkes dijital olanakların kıymetinin farkına varmış durumda.
Üyesi olmaktan onur duyduğum Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Genel Başkanı Rahmi Aktepe bilişim sektörünün duayenlerinden…
Değerli genel başkanla yaşamakta olduğumuz karantina günlerinde bilişim sektörünün bugününü ve geleceğini dijital ortamda konuştuklarımızın bir bölümünü sizlere aktarmak istiyorum.
“Bilişim sektörü ürün ve hizmetlerinin lüks değil ihtiyaç olduğunun ve ulaşılabilir olmasının değerinin anlaşılması bu anlamda çok önemli bir rol oynadı.
Karantina koşullarının başladığı günden bu yana, evden çalışma, uzaktan eğitim, iletişim, e-ticaret gibi etkinliklerin tümü en az sorunla yürüyebiliyorsa, bu yerli bilişim ve yazılım şirketlerinin ve sektörde şu anda görevini sürdüren insan kaynağının var gücüyle çalışması sayesinde yürüyor.
Ancak, göğüs germek zorunda oldukları ortam gerçekten çok ama çok yıpratıcı.
Şu anda yaşanan sıkıntıyı bertaraf edemeyecek noktaya gelenler de çok.
Yazılım sektörünün %75 inin gelirlerinin %50 sini kaybettiğinden söz ediliyor.
Katıldıkları kamu projelerinden alacaklarını alamadıklarından söz ediyorlar, vergi, kira ve aklınıza gelebilecek her türlü zorluk onların da başında ama henüz devletimizin diğer sektörlere tanıdığı kolaylık ve yardımlardan da yararlanamıyorlar.
Bir yandan da tüm toplum sağlıktan tutun uzaktan eğitime kadar onlara güveniyor.
Eğer bu sektör daha fazla yıpranıp çökerse, ülkemiz gelişme yerine körelmeye düşmüş bir dijital ortamla karşı karşıya kalabilir.
Oysa biz, şu anda nimetimiz olan olanakların başında gelen dijital uygulamaların kıymeti anlaşıldı diye düşünmek isteriz.
Özellikle de kendi imkânlarımızla ve yerli özgün çözümlerin yarınlar için ne kadar önemli olduğunu hepimiz aynı titizlikle hissetmeliyiz.
Önümüzdeki günler ve yıllarda artık, hele de teknolojik olanaklar açısından dışa bağımlılık en tehlikeli risklerden biri olacaktır.
Yerli üretimin desteklenmesinin, tıpkı yerli savunma sanayii alanında olduğu gibi, ulusal düzeyde mücadelede ve bir dış politika aracı olarak kullanmada önemli hale geldiği açıktır.
En büyük ihtiyacımız, toplumdaki herkesin kendine göre bu konunun önemini kavraması ve topyekün işbirliğini sağlarken açık, net tanımlara kavuşturulmuş bir koordinasyon sistemini en kısa sürede ortaya koyabilmemizdir.
Bu noktada özellikle ülkemizin aydınlarının da desteğinin alınabilmesi ve doğru bilgiyle donatılmasının önemine değinmek isterim.
Yakın zamanda en eski ve yüksek tirajlı bir gazetemizde, çok tanınan değerli bir köşe yazarımız, yabancı menşeili bir bilişim grubunun yazılım uygulamalarını överken, muhtemelen bu uygulamaların aynı ve belki daha iyilerinin yerli kuruluşlarımız tarafından özgün çözümlerle zaten sunulduğunu henüz bilmiyordu.
Ancak, istemeden sektör hakkında doğru ve faydalı olmayan bir mesaj vermiş oldu.
Demek ki toplumumuzda ön saflarda yer alan bilgi kaynağı bireyleri bu konuda daha fazla bilgilendirmemiz gerekiyor.
Bu olaydan çıkardığımız hisse de bu olmuştur.
Gereksinimlerde teknolojik düzeye dönecek olursak; tüm odaklarımızla girişimcilerin önünü açmalı, şirket kuruluşlarını kolaylaştırmalı ve ARGE teşvik fonlarının en uygun noktalara ulaşmasının yolunu bulmalıyız diyoruz.
Bilişim ve Yazılım sektörünün vergi kapsamında ayrıcalık sağlanan diğer 16 sektöre derhal dâhil edilmesi gerektiğini tekrar tekrar ifade ediyoruz.
Ayrıca, önerilerimizi kısaca sıralayabiliriz:
KOBİ’lerin teknolojik yatırımlarının artması gerekli.
Verilen teşviklerin içinde yerli üretim yatırımları daha fazla olmalı.
Internet ve iletişim kanalları açısından hizmet sağlayıcıların rekabet ortamına izin verilerek toplumun daha az ödeme yaparak hizmete ulaşmasının yolu açılmalı.
KOBİ’ler dijital dönüşüm yatırımları yapabilmek için daha iyi şartlarda kredi almalı.
Siber güvenlik sistemlerinde şu anda %10’dan az yeri olabilen yerli ve özgün üretimimizin oranının derhal yükseltilmesi sağlanmalı.
Savunma sanayiindeki kazanımlarımızın bu yolla gerçekten tamamlanmış olacağına yürekten inanıyoruz.
Bu tür önerilerin çoğaltılması mümkün.
Özetle yaşamsal olarak üretimine devam etmesi gereken her sektör bu güce dayalı olarak kendisini sürdürebilecek.
Tarımdan perakendeye, eğitimden finans sektörüne ekonomik tüm girişimlerin gücü dijital dönüşümde yükselme becerimize bağlı olacak.
Krizi yönetirken geleceğe odaklanarak yol alma beklentilerimizin temelinde, “dijital dönüşüm teknolojileri tabanlı, yerli ve milli üretim gücüne dayalı, inovasyon odaklı ve küresel pazarlarda rekabet gücü yüksek ürün, hizmet ve çözümlerin oluşturulması” yer almaktadır.
Ülkemizde bilişim sektörünün geliştirilerek yaygınlaşması gibi bir çok alanda misyon üstlenen TBD’den de kısaca söz etmek isterim.
1971 Yılında, “Bilgisayar”, “Bilişim” gibi yüzlerce teknolojik terimi dilimize kazandıran ve bu konuda bilgi ve gelişimin ülkemizde hızla yaygınlaşabilmesi hayaliyle yola çıkan akademisyenler ve bilişim çalışanları tarafından kurulan Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Bilişim alanında dünyada kurulan ilk birkaç sivil toplum kuruluşu arasında yer almıştır.
2002 yılından bu yana da CEPIS (Uluslararası Bilişim Dernekleri Konseyi üyeliği, Konseyin beş çalışma alanında aktif görevle sürmektedir.
T.C Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi de dâhil olmak üzere tüm kamu kuruluşlarıyla, ayrıca özel taahhütler kapsamında BTK ve TSE ile işbirliklerimiz sürmektedir.
TOBB, TSO, KOSGEB, TİM, tüm üniversiteler, yerel yönetimler ile birleştirici bir rol üstlenmiş olarak uzun yıllara dayalı bir koordinasyon içerisinde çalışmaktayız.
TBD olarak sorumluluğumuzun bilincinde olup özellikle ülkemizin dijital dönüşümde yerli ve milli üretimini artırarak, toplumumuzun yetiştirdiği insan gücünü de bu yolda geliştirerek mevcut potansiyelini küresel bağlamda yükseklere taşımasını sağlama çabasını tüm gücümüzle sürdürmekteyiz” diyor TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe…
Hilmi DEVELİ
EKONOMİDE SATIR ARASI
hilmideveli@gmail.com