Avrupa Birliği, 24 Haziran 2021 tarihinde yaptığı oylamada, ilk iklim yasasını onayladı.
Yeşil Mutabakat adı verilen bu plana göre, 2030 yılına kadar Avrupa ülkeleri karbon emisyonlarını yüzde 55, 2050 yılına kadar ise sıfır emisyon salımına düşürmeyi hedefe koydu.
Üç yıllık ödemesiz bir dönem öngören anlaşmaya göre sektörler, ihracata konu ürün ve hizmetlerin karbon salımını belirlenmiş standartlara göre düzenlemezse, ton başına 30 ile 50 Euro arasında ek vergi ile karşılaşacak.
Türkiye’nin yüzde 50’den fazla pay ile en büyük ihracat pazarı olan AB’deki uygulama, Türkiye’nin ihracatını da önemli oranda etkileyecek.
Hesaplamalara göre, Türkiye ihracat dünyası Yeşil Mutabakat’a uyumu sağlayacak yatırımları devreye almazsa, ihracatta yıllık 2,5-4 milyar dolar arasında bir vergi yükü ortaya çıkacak.
Bu bağlamda Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan AB ve dünya ekonomisinde meydana gelen dönüşüm politikaları ile uyumlu hale gelmek üzere 16 Temmuz 2021 tarihli ve 31543 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan genelge ile “Yeşil Mutabakat Eylem Planı” kabul edilmiştir.
Eylem Planı 9 ana başlık altında toplam 32 hedef ve 81 eylemi içermektedir;
1- Sınırda karbon düzenlemeleri,
2- yeşil ve döngüsel bir ekonomi,
3- yeşil finansman,
4- temiz, ekonomik ve güvenli enerji arzı,
5- sürdürülebilir tarım,
6- sürdürülebilir akıllı ulaşım,
7- iklim değişikliği ile mücadele,
8- diplomasi ve
9- Avrupa Yeşil Mutabakatı bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri.
Başlıkları altında belirlenen hedeflere ulaşılması amacıyla hayata geçirilecek eylemlere yer verilmiştir.
Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan yol haritası özetle bunlardan oluşmakta…
“-Sektörün karbon salımının ölçülmesi ve düzenli olarak raporlanması için sistem oluşturulmalı.
-AB mevzuatına uyumlu yerli ETS sistemi kurulmalı.
-Karbon vergisinin getireceği ek maliyetler ortaya konulmalı.
-Yeni yatırımlarda Yeşil Mutabakat hedefleri ve karbon salım oranları göz önüne bulundurulmalı.
-Modern teknolojiler kullanarak karbon salımı, enerji tüketimi ve atıklar azaltılmalı.
-Üretim süreçlerinde sürdürülebilir ve geri dönüştürülebilir malzemeler kullanılmalı.
-Üretim ve dağıtım süreçlerinde temiz, yenilenebilir enerji tercih edilmeli.
-Sınırda karbon düzenlemesi konusunda kamu otoritesi ve sektörler arasında sıkı iş birliği yapılmalı.
-Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan Türkiye Yeşil Mutabakat Eylem Planı dahilindeki çalışmalar takip edilmeli.” den oluşuyor.
Şirketlerin/KOBİ’lerin Avrupa Yeşil Mutabakat uyum bağlamında bir çok kurum ve kuruluş bir dizi projeleri yaşama geçirmekteler..
Bu projelerden biri de Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Konrad-Adenauer-Stiftung (KAS) Derneği Türkiye Temsilciliği iş birliği ve Akbank’ın desteğiyle şubat ayında başlatılan ‘KOBİ’ler için Yeşil Dönüşüm Projesi’
Yedi ilde bölgesel düzeyde gerçekleştirilen çalıştayların sonucunda ‘Yeşil Dönüşümde Riskler, Fırsatlar ve Beklentiler Raporu’ yayımlandı.
Salı günü TOSYÖV Başkanı Osman Deveci ile birlikte görüştüğümüz Akbank KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz, projeyi ve raporu şöyle anlattı;
“Farkındalığı artırmak amacıyla ‘KOBİ’ler İçin Yeşil Dönüşüm’ toplantılarında KOBİ’lerle buluşmaya devam edeceğiz.
‘KOBİ Eko Dönüşüm Paketi’mizle bir sonraki adım olan danışmanlık ve finansmana erişim aşamasında müşterilerimizin ölçeklerine göre ihtiyaç duyabilecekleri tüm hizmetleri tek çatı altında sunmayı hedefliyoruz.
Rapordan kısaca söz etmem gerekirse;
TÜRKONFED Akademik Danışmanı ve MEF Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nazlı Karamollaoğlu’nun kaleme aldığı raporda, işletmelerin karşılaştığı riskler, fırsatlar ve beklentiler belirlenirken, Türkiye’de dönüşüm için inşa edilen mevcut politika çerçevesine KOBİ perspektifinden katkıda bulunacak politika önerileri de sunuluyor.
Raporda, yüzde 52’si sanayi, yüzde 34’ü hizmet, yüzde 4,6’sı tarım, kalanı ise birden farklı sektörde olmak üzere yeşil dönüşüm odaklı 324 firmanın katılım gösterdiği çalıştay anketlerinin sonuçlarına yer verildi.
Ankette firmalara Avrupa Yeşil Mutabakatı’na (AYM) yönelik değerlendirmeleri soruldu.
Firmaların yüzde 65’i AYM’yi fırsat olarak değerlendirirken, risk olarak görenlerin oranı yüzde 8 oldu.
Bununla birlikte her beş firmadan biri bu konu hakkında fikri olmadığını belirtti.
İşletmelerin bu süreçte fırsat olarak gördüğü alanlar; ‘büyük pazarlara erişim ve/veya maliyet avantajları’, ‘yeni iş fırsatları’, ‘finansman ve teknik yardımın sağlanması’, ‘AB ile dış ticaret’ ve ‘Türkiye’ye ilişkin coğrafi fırsatlar’ olarak sıralandı.
KOBİ’lerin risk olarak gördüğü unsurlarda ise ‘bilgi ve farkındalık eksikliği’, ‘yetersiz insan sermayesi’, ‘rekabetçilik kaybı’, ‘finansman’ ile ‘teşvik ve desteklere ilişkin kurumsal yapıdaki sorunlar’ ön plana çıktı.
Firmalar, ankette yeşil dönüşüm sürecindeki en büyük ihtiyaçlarını da belirtti.
Buna göre firmaların yaklaşık yüzde 40’ı danışmanlık, yüzde 39’u ise finansman olanakları ile ilgili bilgi ve tavsiyeye ihtiyaç duyuyor.
Yeşil üretim süreçlerine geçişte en çok yardım sağlayacak bir diğer faktör ise yüzde 24 ile devlet teşvikleri ve hibe yardımları oldu.
Ankete katılan firmaların yüzde 77’si karbon ayak izini ölçtürmediğini belirtti.
Bu oran sanayide yüzde 72 olurken, hizmetlerde ise yüzde 83’e yükseldi.
Karbon ayak izini ölçtüren firmaların yaklaşık yarısı, 250 ve üstü olan büyük ölçekte firmalar oldu.”
Projeyi destekleyen Akbank KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz’la konuşmamızdan derlediğim bilgiler özetle bunlardı.
Proje lideri TÜRKONFED yönetiminin, emeği geçenlerin, destekleyenlerin ellerine sağlık…