Bu yıl 50. Kuruluş yılını kutlayan Türkiye Bilişim Derneği (TBD) bu bağlamda yıl boyunca bir dizi etkinlikleri bir bir gerçekleştiriyor.
Son etkinlik, “4. Siber Güvenlik Ekosisteminin Geliştirilmesi Zirvesi”, Cumhurbaşkanlığı, bağlı kuruluşlar, bakanlıklar, yerel yönetimler, üniversite, özel sektör, STK temsilcileri, bilim insanları, bilişim profesyonelleri ve uzmanlarının katılımı ile 18-19 Şubat 2021 tarihlerinde BTK ana konferans salonu‘nda hibrit (Fiziksel ve Sanal Katılım) olarak gerçekleştirildi.
Sanal bölümünü izleme fırsatını bulduğum zirveyi, TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe’den değerlendirmesini rica ettim.
“50 yıldır süren bu kararlı hizmet yolculuğunda TBD, tarafsız ve hiçbir maddi karşılık beklemeyen her biri değerli uzmanlardan oluşan üyelerinin özveriyle gerçekleştirmiş oldukları uzun soluklu çalışmalarla bu günlere ulaşmıştır.
Daima takipçisi olduğumuz “Bilişim’le Dönüşüm”e katkı verme çabalarımız, ülkemizin ekonomik kalkınmasında bilişimin bir kaldıraç olarak kullanılması; ticari, teknolojik, velhasıl tüm üretim ve yaşam alanlarında küresel rekabetin arttırılması amacıyla yürütmüş olduğumuz faaliyetler 50 yıl boyunca her yıl artan bir ivmeyle sürmüştür.” Sözleriyle başladığı değerlendirmesine Rahmi başkan,
“Türkiye Bilişim Derneği olarak:
- Ülkemizin dijital olgunluk seviyesinin yükseltilmesine,
- Dijital ekonomisinin geliştirilmesine,
- Toplumun dijital çağa uyumlandırılmasına ve hazırlanmasına,
- Ulusal siber güvenlik kapasitesinin ve yetkinliğinin geliştirilmesine,
- Toplumun tüm katmanlarında siber dayanıklılığın artırılmasına,
katkı vermek amacıyla faaliyetlerimizi yürütüyoruz.
2020 yılında başlayan ve hala yaşamakta olduğumuz COVID-19 pandemisi ile dijital dönüşümün zorunluluk olduğu bir kez daha görülmüş ve dijital teknolojilerin kullanımı artmıştır.
Dijital dönüşümlerini gerçekleştirmiş ve siber güvenlik yeteneğine sahip kurum ve kuruluşlar bu süreçte fark yaratarak faaliyetlerine devam etmiştir.
Yeni normalde evden çalışma, uzaktan eğitim ve dijital platformlar aracılığıyla ticaret gibi birçok yeni husus hayatımıza girmiş oldu.
Bu süreçte siber dayanıklılık ve iş sürekliliği önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmıştır.
Dijital becerileri eksik kurum, kuruluş ve bireylerimiz ise siber saldırganların odağı haline gelmiştir.
COVID-19’un başladığı 2020 Mart ayından yılsonuna kadar 2020 yılında Siber saldırlar da yaklaşık %300 artış olduğu bilinmektedir. Söz konusu saldırıların daha çok kimlik avı girişimleri, veri ihlalleri ve rehin alma (fidye) saldırıları üzerinde yoğunlaştığını görüyoruz.
Rehin alma saldırılarının yaklaşık 7 kat artmıştır, 2021’de de bu artışın daha da artarak devam edeceği öngörülmektedir.
ABD’lerinde 2020’nin ilk çeyreğinde spam e-postalarında 200 kat, kötücül URL sayısında ise %260 artış olduğu raporlanmıştır. 2019 yılında 119 adet olan koronavirüs temalı alan adının (web sitesi) 2020 yılının 2. çeyreğinde 78.000 adede ulaştığı görülmektedir.
Veri ihlallerinde ele geçirilen dosya sayısının 8 milyarı aştığı görülmektedir.
Bir veri ihlalinin tespit edilmesinin ve kontrol altına alınmasının ortalama 280 gün süre aldığı ve küresel ekonomiye maliyetinin yaklaşık 3.9 milyar dolar olduğu düşünülürse siber güvenliğin reaktif olarak değil de proaktif olarak yapılmasının önemi ortaya çıkmaktadır.
Veri temelli bir ekonomiden bahsettiğimiz günümüzde veri, çağımızın petrolü olarak da öngörülmektedir.
Ancak, veriyi işlemeden yani bilgiye dönüştürmeden ve bilgi paylaşımı yapmadan ekonomik bir değer yaratmak olası değildir. “ değerlendirmesini sürdürdü..
Ülkemizde kullanılan yerli ve milli kabiliyetler bağlamında siber güvenlik ürünlerinin durumu nasıl soruma ise Başkan Rahmi Aktepe;
“Ülkemizde kritik altyapılarda kullanılan siber güvenlik ürünlerinin %90’dan fazlası yurtdışı kaynaklıdır. Bir önceki yıl 5 milyar dolara yaklaşan ileri teknoloji İhracatımızda ise siber güvenlik ürünlerinin payı sadece binde 9 olup, büyüklüğü 45 Milyon dolardır.
Siber Güvenlik artık ulusal güvenliğin en önemli bileşeni haline gelmiştir.
Savaşlar şekil değiştirmiş önce siber savaşlara daha sonra ise hibrit savaşlara evrilmiştir.
Bu kapsamda siber güvenlik teknolojilerinde dışa bağımlılığın azaltılması ve teknolojik egemenliğin arttırılmasının çok önemli olduğunu değerlendiriyoruz.
Siber güvenlik teknolojilerinin yani ürün, sistem, çözüm ve hizmetlerinin yerli ve milli kabiliyetler ile özgün olarak geliştirilmesi, kritik altyapılarda kullanımının yaygınlaştırılması ulusal seviyede siber güvenlik kapasitesinin geliştirilmesine önemli katkılar sağlayacaktır.
En önemlisi de ulusal güvenliğimizin bir teminatı olacaktır.
Bu kapsamda ihtiyaç duyulan teşvik ve destek mekanizmalarının oluşturulması ve nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesinin çok önemlidir.
Uluslararası Telekomünikasyon Birliği Global Siber Güvenlik Endeksi’nin 2019 yılında yayımlanan raporuna göre ülkemiz bir önceki yıla göre, 23 sıra birden yükselerek, dünyada 20’da sırada, Avrupa’da ise 11’inci sırada yer almıştır.
Önümüzdeki yıllarda, yerli ve milli kabiliyetler ile geliştirilen siber güvenlik teknolojilerinin yaygınlaşması sonucu söz konusu sıralamada ülkemizin daha iyi konuma geleceğini öngörmekteyiz.
Avrupa Birliği’nde olduğu gibi, “Siber Güvenlik Yasası”nın ülkemizde çıkartılmasının, Siber Güvenlik Sertifikasyon Programı, Siber Güvenlik Bilgi Paylaşım Platformu ve Yapay Zekâ destekli Siber Güvenlik Kalkanı oluşturulmasının ülkemizin siber dayanıklılığının arttırılmasına önemli kazanımlar sağlayacaktır.” Diyor Rahmi Aktepe…
Bu çok önemli Zirveyi, düzenleyen TBD’ni ve katkı sunanları kutluyor, başkan Aktepe’nin değindiği gibi dışa bağımlılığı azaltacak, yerli ve milli kabiliyetler ile geliştirilen siber güvenlik teknolojilerinin yaygınlaşması için; bir yandan nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesi, diğer yandan da Siber Güvenlik Yasası’nın çıkartılması gibi hususların çok önemli olduğuna inanıyorum.